ORDOS
18/06/2014
Erkan Vural
Two Castle and An Abey (2C1A), 2014 yılında üçüncü yaşına girdi. İlk yıl yarışın organizasyonunda Burçak ve Serhan görev almış, Serkan da 80K koşmuştu. İkinci yılında #kosankara ekibinin geniş bir katılımla yarıştığı bu rotada bu defa Serhan, Burçak, Sinan ve Argun 80K koştular. Bu sene, yani üçüncü yılda yarışın adı değişti. Yeni adı "Crusader Castles Trail Ultra" oldu. Yine de biz bu yarışı 2C1A olarak anıyoruz aramızda.
Bana gelince, yaş itibariyle koşuya geç başlayanlardanım. Toplamda bir buçuk yıl ya oldu ya olmadı. Koşabilmeyi, tamamen #kosankara ekibine borçluyum. İlk yarışımı 2C1A'da 9K olarak koştum. Daha sonra ekiple beraber 10K, 21K mesafelerde de koştuktan sonra son olarak 2C1A'da 27K koşmaya karar verdim. Her bir mesafe bende yeni bir heyecan ve stres kaynağı olsa da bu son 27K nispeten daha rahattı. Çok anlatılmış, bilindik rotaydı çünkü. Güzel ve keyifli bitmesi beni bir sonraki mesafeler için cesaretlendirdi.
Kıbrıs ekibi olarak Gül, Duygu, Ömür, Murat ve ben ODTÜ kampüsünden 15:00 gibi yola çıktık. Havaalanı yakınlarından Argün'ü alarak 6 kişi nasıl bir arabaya binilirmiş testi yaptık. Ne de olsa Kıbrıs'ta bu duruma alışkın olarak zaman geçirecektik. İlkelerimizi elden bırakmadan, havaalanında hemen bavullarımızı teslim edip, biralarımızı(izotonik içecek) ve şaraplarımızı yudumlayabileceğimiz bir yer bulduk ve çöktük. Böylelikle resmi olarak etkinliğe başladık.
Bir dip not olarak 2048 oyunundan birazcık bahsetmek isterim. Öyle ki, 2048 hem yolculuğumuz hem de Kıbrıs'ta geçirdiğimiz günler elimizden düşürmediğimiz bir oyun oldu. Ömür, bu oyunun önderi ve aramızda rekoru ilk kıran kişi. #koşankara ekibi bulduğu her arada 2048 oynayarak oyunu bu gezi ve sonrasında bitirdi.
Argün başgan ise etkinlikten 1 hafta sonra 4096'ya ulaşarak oyuna son noktayı koydu.
Kıbrısa vardığımızda ilk şaşkınlığımızı yaşadık. Kiraladığımız araba ortalarda yoktu. Kimsenin de ondan haberi yoktu. Klasik Kıbrıs genişliği dedik. Şans ki, ekibin kavgacıları hava alanı dışında kalmış, tatlı dilliler arabayı teslim almaya gitmişti. Bu da bize daha büyük, ucuz ama kirli ve ek olarak deposu dolu araba ile geri döndü. Aracımıza kavuşmuş olmamızın güzelliği ile sünnettir deyip, hemen birer Kıbrıs içeceği aldık. Sıcak havayı bahane ederek, olan ve olmayanların adına şerefe deyip nerdeyse tek dikişte bitirdik şişelerimizi.
Bize verilen görevleri ve ödevleri tek tek yerine getirmek adına, ilk gecemizde hem karnımızı doyurmak, hem de selam götürmek için ODTÜ kampüsü yanında bulunan Gondoras'ta soluğu aldık. Koşu üzerine hoş sohbetler ve leziz zeytinyağlılar ile o geceki yemeğimizi tamamladık. Gondoras'tan sonra kalacağımız ve yarışa ev sahipliği yapacak olan Bellapais'te bulunan Ambelia villalarına geldik.
Güzel bir yer olan Ambelia villaları, Kıbrıs'a yakışmayan kahvaltısı, güzel manzarası, çalışmayan su tesisatına rağmen bizi yine de memnun etti.
İlk gün, kahvaltı sonrası görmeyi düşündüğümüz yerleri gezmek için yola çıktık. Adanın küçük ve ulaşılabilir olmasından dolayı, bir oraya bir buraya giderek karış karış Kıbrıs gezisini tamamladık. Yapılacaklar işlerden birine daha "tamam" diyerek oyalanmadan tekrar kaldığımız yere döndük. Yarışa kaydımızı yaptırdık. Yarıştaki diğer insanlar ile tanışıp, kaynaştık. Chris ile Bryan ile de biraz hasret giderip, lafladık.
Yarışa hazırlık için tekrar kaldığımız yere çekildik ve koşuya uygun bol karbonhidrat içeren bir öğün hazırladık kendimize. Ama ekibimiz de bir kişi daha artmıştı. Kastamonu Ultra organizasyonunda tanıştığımız Gürkan da bizim ekibimize dâhil olmuştu. Gürkan şeker hastası olmasına rağmen koşarken kendine test yapabilen ve kandaki şeker durumuna göre gerekirse kendisine insülin iğnesi vurabilen, uzun mesafeler koşan, enerjisi yüksek bir arkadaşımızdı. Kıbrıs ekibi bu aşamadan sonra yedi kişi oldu. Tüm etkinlik boyunca ayrılmadık.
Yemekten sonra kanımızı izotonik içeceklerle çok sulandırmadan ve çok geç olmadan yattık. Sabah kalkıp hazırlıklarımızı tamamladık. Tüm imkânsızlıklara rağmen şef Gül eşliğinde peçete yardımıyla çok güzel filtre kahveler yapıp, yudumladık. Kahvaltımızı 10.00 gibi yapıp, 13:00 da başlayacak olan yarışı beklemeye başladık. Bu arada Argün'e yedinci kontrol noktası için gerekli olan eşyaları taşımasına yardım ettik. Onunla vedalaşıp tekrar görüşmek üzere yedinci kontrol noktasına gönderdik. Biz de hazır ve nazır olarak aşağıdaki pozu verdik.
Soma için siyah bantlarla koştuk; #kosAnkara #boyunEğme
Ömür, Gül, Duygu, Erkan, Murat, Gürkan
Saat 11.30 gibi 27K başlangıç noktası için Ömür ve ben otobüs ile yola çıktık. Murat, Gül ve Duygu bizi araba ile takip edip beşinci kontrol noktası olan 27K'nın başlangıç noktasına geldiler. Daha sonra Duygu ve Murat yedinci kontrol noktasına, Argün'ün yanına gideceklerdi ve Duygu da 9K yarışına oradan başlayacaktı.
27K brifingimiz ve arada geçen 80K'cılara alkışların ardından, 27K yarışı Gül, Ömür, Gürkan ve benim için başladı...
Duygu bizi uğurlama görevini yerine getirmiş ve Murat ile beraber Argün'ün yanına geçmişti.
Gül ve Ömür'ün bol bol su iç telkinleri, kayıp olunabilecek noktalar hakkında verdikleri bilgiler ile koşu benim için oldukça rahat geçti. 27Kcılar olarak iki kontrol noktasından geçtik. Her iki kontrol noktası arasında suyumu bitirmeye çalıştım. Bitişe gelmeden o kadar çok su içmişim ki tuvalete çıkma ihtiyacı bile yaşadım. İlk kısım çok sıcaktı ve bodur çalılıklar arasında geçti. İlk kontrol noktasına geldiğimde biraz karmaşa vardı. Burada biraz emrivaki yolla bir görevliye çantama su koydurdum ve yanımda bulunan elektroliti suyuma ilave ettim. Orada bir iki bardak suyu mideye indirip yola koyuldum. Bu noktada, Chris yolu geçmeme yardım etti ve bir sonraki patikaya kadar bana eşlik etti. Oradan sonra ilk jelimi de mideye indirip yoluma devam ettim. İkinci kısmı benim için en eğlenceli kısım oldu. Dik zirveye tırmanış, hızlı adımlar ve yürümeli geçti. Bu kısımda sık sık durup fotoğraf çektim, bir iki yarışmacıyla da sohbet ettim. İtalyan asıllı bir yarışmacı ile tüm bu parkuru birlikte geçtik ve son kontrol noktasına kadar beraber geldik. Son kontrol noktasında Murat ve Argün'ün "naraları" beni gaza getirdi. Orada biraz karpuz, kraker ve bir miktar suyu mideye indirdim. Hala kendimi iyi hissediyordum. Sonra vurdum kendimi keçi yoluna. İlk 1-2 km çok iyi geçti. Sonraki 1-2 iki km ise acılı olmaya başlamıştı. Yola çıkana kadar arazi biraz zorladı. İniş bu yarışın en zor kısmıydı benim için. Ne zaman yola eriştim, tekrar keyfim yerine geldi. Kaybettiğim zamanı kazanmak için elimden geldiği kadar hızlanıp bitişe erişmeye çalıştım. Geriye baktığımda, yarış benim için iki aşamadan oluşmuştu. İlk kısmı, yani son kontrol noktasına kadar olan kısmı, turistik gezi gibi olanıydı. Sohbet, fotoğraf çekme ve etrafın keyfini çıkararak koştum. Son kontrol noktasında, Argün'ün "onuncusun, hadi süper, devam et!" demesi farklı mekanizmaları devreye soktu. İş, yerimi korumaya ve öndekine yetişmeye dönüştü. İki kısmı da çok güzeldi aslında. İkisinin de dinamikleri farklıydı ve farklı tecrübeler bıraktı bende.
Kızlara gelince, ilk kilometrelerde, yarışın en sıcak kısımlarını beraber koşmuştuk. Onlar için ikinci defa aynı rotada olan bir koşuydu bu. Biraz sıkılmış olsalar da, geçmiş yıla göre çok iyi derecelerle bitirdiler. Ben de aynı rotayı tekrar koşmak istediğime karar verdim.
Biz koşarken, 9K koşusu da başlamıştı. Dizi sakat olan ekip arkadaşımız bu yarışı üçüncü olarak bitirdi.
27K'cılar olarak hepimiz yarışı fire vermeden ve sakatlanmadan bitirdik. Sonuçta güzel, benim için daha çok eğlenceli, ama birazcık sıcak bir yarış oldu. Her zamanki gibi çok güzel bir karşılama ekibi bitişte bizi bekliyordu. Murat, Zeki, Duygu ve Aynur alkışları ile bizi karşıladılar. Bize sundukları konfor ile tüm yorgunluğumuz bir çırpıda gidiverdi.
Gül, Gürkan, Ömür, Semir..f-ice, Erkan, Gui..ess, Duygu
Yarışın sonuçları şu şekilde;
YarışSüreSıra Duygu Ören Vural9K1:133 Gül Çolak27K4:1718 Ömür Birler27K4:2517 Erkan Vural27K3:509
Yarışta bize destek ve yardımlarını hiç esirgemeyen Murat ve Argün'e sonsuz teşekkürlerimizi iletmek isteriz. Bizi sağladıkları destek paha biçilmez. Bakınız alttaki resimde arkada duran Murat...
Yarıştan sonra soyunduk, dökündük, bol bol izotonik sıvı aldık. Kritik yaptık. Yarış ile aynı günün akşamında Kıbrıs'ta olan Deep-Purple konseri için biletlerimiz olsa da, pek bir yere ayrılmadık. Daha çok izotonik sıvı alıp sonraki planlarımızı yapmaya başladık.
Sonraki gün, adanın diğer ucunda, güzel bir kahvaltıcıya, üzerinde "Ömre Bedel Hanımlar Beyler" yazan masamıza gittik. Masanın ve yazının hakkını verdik.
Güzel bir kahvaltıdan sonra Kıbrıs'ın serin sularına kendimizi bırakıp (bkz aşağıdaki resimler), tüm gün boyunca izotonik sıvılar eşliğinde dinlendik. Böylelikle, güzel bir etkinlik daha son bulmuş oldu. Ertesi gün, sevdiğimiz gri Ankara'mıza geri döndük.