ORDOS

AnasayfaNevzat Öntaş Dağ EviÇelik ÇomakGeçmişe ÖzlemHaberlerFotoğraf GalerileriFaydalı BilgilerSSSİletişim Giriş

Dağcılık Federasyonu Seçimleri

22/11/2006

ORDOS Yönetim Kurulu

Türkiye Dağcılık Kamuoyuna,

Dağcılık Federasyonu'nun özerk yapısıyla düzenlenecek ilk genel kurulunun tarihi yaklaşırken, gözlemlediğimiz bazı gelişmeler üzerine düşüncelerimizi sizlerle paylaşmak istedik. Özerklik aracılığıyla gerçekleşecek yapısal değişiklik, Federasyonun, en azından şimdilik, genel konumunda bir farklılaşma yaratmayacak gibi görünmektedir. Başkanlık seçimleri ve kurulların oluşturulması süreçleri de dolayısıyla geçtiğimiz dönemlere benzer bir içerikte gerçekleşmek üzeredir. Bu süreçte "yeni" olarak gözlemlediğimiz şey, Federasyon başkanlığı için birden fazla adayın konuşuluyor olmasıdır.

ORDOS ve ODTÜ DKSK olarak 1997 yılında Türkiye Dağcılık Federasyonu'nda kurullarda görev alan sporcularımızı geri çekmiş, etkinliklere katılım konusunda kurumsal olarak tanınmayı talep etmiş, eleştirilerimizi ve görüşlerimizi yazılı olarak iletmiştik (Bkz. 07.01.1997 tarihli dilekçe). O tarihten bugüne, çeşitli zamanlarda ve farklı aracılıklarla dağcılık federasyonunun yapısal ve işlevsel olarak nasıl oluşturulması gerektiği üzerine görüşlerimizi dağcılık kamuoyu ile paylaşmaya devam ediyoruz. Bunun da ötesinde, ODTÜ DKSK'da kırk yılı aşkın zamandır teknik dağcılık eğitimleri ve ekip tırmanışının temel ilkelerinin aktarılması sistemiyle ve ORDOS sporcularının dağcılığın farklı branşlarında gerçekleştirdikleri tırmanışlarla sözü edilen yaklaşımı somutlaştırdığımızı düşünüyoruz. Federasyon genel kurulu gündemi aracılığıyla bunları bir kez daha aktarmak gereksinimi hissettik:

Bizler dağcılık sporunun, diğer spor branşlarındakine benzer bir yapıda örgütlenmesi gerektiğine inanıyoruz. Yani: Sistematik bir eğitim ve antrenman programına sahip; uzmanlaşma alanlarını netleştirmiş, uzmanlık alanlarına özgü tırmanış tarzlarını kurallı olarak çeşitlendirebilen bir yapı. Bu yapının her parçasının bilimsel temellere dayandırılmasının en önemli koşul olduğunu düşünüyoruz. Ancak tüm bunlardan daha fazla önemsediğimiz bir boyut var: O da, dağcılığın takım/ekip sporu olduğunu düşünmemizdir.

Bu yaklaşımımıza sadık kalarak bugünkü duruma baktığımızda karşımızdaki tablonun bizlerin dağcılık anlayışından oldukça uzak olduğunu söylemek yanlış olmayacaktır. Türkiye Dağcılık Federasyonu, gerek yönetimi gerekse yapılanması ile bizim tanımladığımız dağcılık örgütlenmesinden oldukça farklıdır. Üstelik bu farklılığın boyutları, ufak tefek düzeltmeler veya müdahaleler ile kapatılamayacak denli büyüktür. Bizler bugüne kadar dağcılık federasyonu ile olan ilişkilerimizde bu temel ayrılıklarımızın bilinci ile davrandık. Federasyonun, olması gereken konuma getirilmesinde, kişilerin ötesinde daha temelden değişiklikler yapılması gerektiğini düşünüyoruz.

Bu açıdan baktığımızda da, Türkiye'de dağcılığın gelişimini sağlayacak şeyin, tek başına dağcılık federasyonu başkanlığı ile gerçekleşmeyeceğine inanıyoruz. Dağcılığın takım sporu olduğuna olan inancımız, üst örgütlenmelerde de aynı mantığın işlemesi gerektiğini söylüyor. Türkiye Dağcılık Federasyonu'nun, bilimsel ve sistematik bir yapıya kavuşabilmesi için, ünlü ya da becerikli tekil isimlere değil, kolektif örgütlülük anlayışına sahip bir yönetici "ekibe" ihtiyaç olduğunu düşünüyoruz.

Açıktır ki, şu anki durum bu anlayışımızın oldukça uzağındadır. Dağcılık camiamızın bir kısmı, iyi niyetli bir yaklaşım ile, yeni bir federasyon başkanının Türkiye dağcılığını kurtarabileceğine inanmaktadır ve bu dönüşümün ancak çok ünlü isimlerin etrafında örgütlenebileceğini düşünmektedir. Biz ise, bu durumu birkaç açıdan sorunlu buluyoruz. Öncelikle dağcılıkta katılımcılık ve ilerleme iddiası ile yola çıkılırken merkeze konacak bir "ünlü" ya da "güçlü" isim her şeyden önce yola çıkış noktası ile çelişecektir. Öte yandan böylece oluşturulmuş bir adayın doğası gereği kolektif, örgütlü ekip dağcılığı anlayışına taban tabana zıt bireysel dağcılığı temsil edecek oluşu da dağcılığımızı ilerletmekten öte geriye götürecek bir yaklaşımdır. Uluslararası dağcılık alanında; yapılan uluslararası tırmanışlarla, yarışma katılımlarıyla ve kurumlarla olan ilişkilerle ve dahası tanınmış yabancı yayınlarda yer alarak, ülke olarak anılmaya başladığımız bir süreçteyiz. Böyle bir dönemde, ülkemizde dağcılığı "macera", dağcıları da "süper-kahraman" olmaktan kurtarıp; dileyen herkesin, eğitimi ve kuralıyla yapabileceği bir spor olarak anlatabilmeye başlamışken, tekil isimlerle öne çıkılan yapıya geri dönüş, dağcılığımız için tehlikedir. Türkiye Dağcılık Federasyonu Başkanlığı'na aday olacak kişinin isminden öte, dağcılık sporuna yaklaşımının, birlikte çalışmayı düşündüğü ekibinin, çalışma planının ve hedeflerinin önemli olduğunu düşünüyoruz.

Genel kurul öncesinde sürdürülen tartışmalar ve ortak görüş olarak imzaya sunulan metne gelince:

Öncelikle, Türkiye dağcılığının sorunları ve çözüm önerilerini ele almak iddiasında olan metnin biraz daha net, somut öneriler sunan ve birden fazla konuya değinen bir içerik taşımasının daha ön açıcı olacağını düşünüyoruz. Metnin ilk beş maddesi, aslında tümüyle aynı soruna, TDF'nin sorunlu işleyişine işaret etmekte, somut öneri içeren tek madde olan 6. madde bunlarla bağlantılı olarak mevcut başkanın yeniden aday olmamasını istemekte. Tümüyle bambaşka bir konuyu gündeme getiren 7. madde ise, çözüm için farklı bir platformu işaret etmektedir. Tartışma sürecindeki tüm katılımcıların iyi niyetini ve emeğini son derece önemsediğimiz bu metnin üzerinde biraz daha çalışılması gerektiğine inanıyoruz. Bundan sonraki süreçte tartışmaların somutlaştırılması, programlar üzerinden ilerlenmesi, tarafların isimler değil kurumlar ya da ekipler olması gerektiğini düşünüyoruz.

Federasyon yönetimine talip olanların, Türkiye dağcılığı için: temel eğitimden, kurtarma takımlarına; yürüyüşlerden, yüksek irtifa tırmanışlarına; eğitmenlik, mihmandarlık, müsabaka sporculuğu, millilik gibi alanlara; örgütlenme, yaygınlık ve eşgüdüm sorunlarına, var olan kaynakların kullanımından yeni kaynak yaratılmasına kadar çok geniş sorunların tümüne yanıt veren bir programa sahip "ekibi" oluşturmaları gerektiğini düşünüyoruz.

İster geçmişten gelen yapının dönüşümü, ister yepyeni bir açılım olsun sözünü ettiğimiz çerçevedeki her tür girişimde, ODTÜ dağcılık camiası olarak, tüm birikimimizi, enerjimizi ve emeğimizi ortaklaştırmaya hazır olduğumuzu açıkça vurguluyoruz.

ORDOS ve ODTÜ-DKSK

Anasayfa

Nevzat Öntaş Dağ Evi

Çelik Çomak Şenliği

Geçmişe Özlem Partisi

Haberler

Faydalı Bilgiler

Sıkça Sorulan Sorular

Fotoğraf Galerileri

Üyeler

İletişim