ORDOS

AnasayfaNevzat Öntaş Dağ EviÇelik ÇomakGeçmişe ÖzlemHaberlerFotoğraf GalerileriFaydalı BilgilerSSSİletişim Giriş

Yorkshire Dales Üç Zirve Koşusu

15/04/2014

Burçak Özoğlu Poçan

Britanya'da arazi koşularının tarihi 19. Yüzyıla uzanıyor ve dağcılık tarihi ile çakışıyor. Özellikle kırsal bölgede yaşayanlar ve askerler ile başlayan ülkedeki dağları tepeleri keşfetme işi, zamanla spora dönüşmüş. Ünlü Britanyalı dağcıların tümü işe tepelerde koşarak başlamış. Ülkede, atletizm federasyonunun yanı sıra bir de fell running federasyonu var, Fell Running Association - FRA. 1900'lerden beri önce dağ rehberleri yarışlarıyla başlamış turnuvalar düzenleniyor. Zamanla amatör ve profesyonel koşular yaygınlaşmış, ve her kesimden koşucuyu kapsar hale gelmiş.

Bu arazi koşularına "fell running" yani tepe koşusu deniyor. Adadaki en yüksek zirvenin (Ben Nevis - İskoçya) 1344 m olduğu düşünülürse, tepe tanımlamasının doğru olduğu düşünülebilir. Ancak bu koşulardaki yükseklik farkları düşünüldüğünde (elevation) aslında "dağ koşusu" olarak da anılabilecekleri ortaya çıkıyor. Son yıllarda popülerleşen "trail running", "mountain running", "hill running", "sky running" gibi koşularla çok fazla ortaklığı olmasına rağmen, Britanya'nın "fell running" sporunu kendine özgü tekniği ve özelliğiyle ayrı tanımlamak daha doğru olur (http://www.fellrunningguide.co.uk).

Tepe koşuları, genellikle hedeflenen bir ya da birkaç tepe zirvesinin en kısa sürede aşılması hedefiyle düzenleniyor. Bu açıdan, mesafe odaklı (trail maraton, ultra trail vb.) tanımlamalardan farklılaşıyor. Bir diğer farklılaşma: tepe koşularında genellikle, işaretlenmiş patikalar yerine, koşucuların kendi navigasyon ve rota seçme yeteneklerini kullanacakları rotalar oluyor. Yükseklik (elevation) ise, coğrafi yapıyla sınırlı olarak genellikle 1000-2000 m dolaylarında gerçekleşiyor. Hedeflenen tepelerin sayısı arttırılıkça bu koşular, uluslararası tanımlamalardaki "ultra trail" veya "sky" koşularına denk düşebiliyor. FRA'nın kendi mesafe ve yükseklik kategorileri de ayrıca mevcut.

Özetle, yükseklik ve coğrafya farkını akılda tutarak, tepe koşularının bizim Türkiye dağlarında yaptığımız tırmanışların koşarak yapılan biçimi olduğunu söyleyebiliriz. Benzerlik, hedef ve rota belirleme yöntemlerinde, arazide yükselme alçalma tekniklerinde vb.

Tepe koşularında hedefler daha çok süre üzerinden belirleniyor demiştim. Bir de ayrıca ülkedeki yüksek noktaların ve belirli dağlık bölgelerin tanımlanmış hedefleri (challenge) var. Üçlemeler, bu alanlardan biri, National three peaks challenge, ülke çapında bir üçleme hedefi. Gallerdeki Snowdon(1085m) İngiltere Lake District'teki Scafell Pike (978m)ve İskoçya'daki Ben Nevis (1344m) zirvelerinin tırmanılması/koşulmasını hedefliyor. Buna benzer bir kaç üçleme hedefi daha var.

http://www.thethreepeakschallenge.co.uk/national-three-peaks-challenge

Bizim tamamladığımız üçleme Yorkshire Dales bölgesindeki en yüksek üç tepenin koşusuydu. Bu hedefin koşu yarışı bu yıl 60. kez düzenleniyor. Bölgedeki (Pennines dağları) en yüksek üç tepenin (Whernside - 736 m, Ingleborough - 723 m ve Pen-y-ghent, 694 m) oluşturduğu üçgen rota saat yönünün tersinde koşuluyor. Tepe koşularının en prestijli yarışlarınan biri bu Three Peaks Race (http://www.threepeaksrace.org.uk/index.html). Bu rota yürüyüşçüler için de çok populer (http://www.3peaks.co.uk).

Biz, 26 Nisan'da gerçekleşecek koşuya katılmayıp, iki hafta öncesinde rotayı kendimiz koştuk. Bir kaç nedenden böyle yaptık: yarışa katılma kriterleri biraz göz korkutucuydu; koşu alıştığımız trail koşuları gibi işaretlenmiş rota değildi ve bölgeyi tanımıyorduk; ilk iki nedene bağlı olarak koşu "cut off" sürelerini yakalayamayabilirdik; ve son olarak, Serhan o tarihte Türkiye'ye dönmüş olacaktı. Tüm bunlar birleşince rotayı çalışıp koşuyu kendi kendimize tamamlamaya karar verdik.

Britanya'da Ordnance Survey haritaları çok yaygın kullanılıyor. Özellikle 3Peaks Race gibi geleneksel koşular için bu haritalar neredeyse tek kaynak. OS'nin çok eski ve ilginç bir tarihi var, o da başka yazının konusu olsun.

OS haritalarının dijital kopyaları da olmakla birlikte, biz alıştığımız ve ücretsiz olan yöntemi tercih ettik. Koşunun resmi sayfasındaki rotanın gpx kopyasını internet taraması ile bulduk. Dosyayı Serhan'ın Garmin Fenix saatine aktardık. Bölgeyi internetten ve farklı haritalardan çalıştık. Planlama tamamlanmış oldu.

Yorkshire Dales bölgesi, Leeds şehrinin (benim bulunduğum yer) içerisinde bulunduğu Yorkshire eyaletinin kuzeyindeki milli park alanının adı (http://www.yorkshiredales.org.uk). Bölge, her tür doğa sporları açısından ünlü, ama en büyük ünü, Tour de France'ın 2014 çıkışının ilk etabının buradan geçecek olması (http://letour.yorkshire.com).

14 Nisan Pazartesi günü, Leeds'ten ayrılıp Yorkshire Dales'de küçücük bir köydeki (Starbotton) çiftlik külübesi kahvaltı-yatak pansiyonumuza yerleştik. Koşu planlamasında kendimize en geniş haliyle 10 saatlik bir zaman tanımlamıştık. Rotayı tahmini 6-7 saatte bitireceğimizi düşünüyorduk. Yaklaşık 13 saatlik gün ışığı süremiz olacaktı. Hava durumu tahminleri 15 nisanı, gece don, sabah serin, öğlen güneşli, rüzgarsız ve açık gösteriyordu. Büyük şanslıydık!

Koşu için, tek ancak uzun katman, üst rüzgarlık yedek, birer enerji bar, kuruyemiş-meyva, bir enerji jel, 1.5'ar litre su, kafa feneri, min. ilk yardım, cep teller, buff, bere, eldiven, güneş gözlüğü, az para hazırladık.

Ertesi sabah, koşuya 8:00 de başlayacak biçimde yola çıktık. 3 Peaks Challenge, yürüyüşçüler için de çok populer demiştim, rotanın başlayıp bittiği köyde bir kafe (Pen-y-ghent Café) yürüyüşe başlayanların saatlerini tutup, 12 saat altında bitirenleri, 3 peaks club üyesi yapıyor. Ancak hafta içi sadece 3 gün açık olduğu için biz bu kulübe katılamadık!

Planladığımız gibi saat 8'de koşuya başladık. 3 peaks hedefi için gelmiş bir kaç yürüyüşçü grup daha vardı. Rota başlangıç köyüne en yakın Pen-y-ghent tepesi tırmanışı ile başlıyor. Patikalar, yeşil otlakların arasında ve çoğunlukla yüzyıllık dev taş yollar şeklinde ilerliyor. Yani aslında çayır çimen gibi görünen yamaçlarda değil düz kaya zemin üzerinde koşuluyor.

Ilk tepenin zirvesine 45 dk. gibi bir sürede ulaştık. Hava serin ama rahatsız edici değildi. Bölgede çok sayıda yürüyüş patikası olduğundan, garmindeki dosya rotayı belirlemede çok işimize yaradı.

Pen-y-gent tepesinden sonra koşunun en uzun kısmı başladı, Whernside tepesine kadar 25kmlik "dales" alanında koştuk. Yorkshire Dales, gerçekten ilginç bir arazi yapısına sahip, irili ufaklı bir çok dere, bunların oluşturdugu vadicikler, yer yer bataklaşmış çimenlikler, ara ara da dikensiz fakat püskül saçlı ot öbeklerinden oluşan araziler. Bölgenin tarihi yapılarından biri de kmlerce uzanan taş duvarlar. Artık milli tarihi eser niteliği taşıyan bu yapılar, hayvanları sınırlama, emziren koyunları ayrma, arazi sınırları belirleme vb. bir çok işlev için var. Taş duvarlar ve batak çimenlikler arasından ilerleyen patikalar çoğunlukla taş döşeli, toprak kısımlar daha az.

İnişli çıkışlı, uzun ve tekdüze olmasına ragmen koşunun bu aşamasının tanımlaması zor ama garip bir büyüsü vardı. Ortamdaki renklerin, kuzuların, derelerin, etkisi ile 3 saat koştuk. Whernside tepesi, bölgenin tren yolunun yanında yükseliyor. Burada yine turistik olarak ünlü bir viyadük var, koşu rotası buradan geçiyor. Saatler süren büyü burada bozuldu ve yeniden insan görüp gerçeğe döndük. Genç yaşlı onlarca insan kendi tempolarında, bu son derece sıradan düz zirveli kel tepeye tırmanmak için yürüyordu. Alpleri, Kafkasları, Aladağları, Kaçkarları görmüş olan için oldukça anlamsız görünmekle birlikte, insanların doğaya olan bu saygı dolu ilgisi gerçekten etkileyici.

Whernside tırmanışını yine taş döşeli yollardan, uzunca bir yükseliş ile tamamladık. Zirvenin kendisi bir sırt. Bu sırt üzerinde S şekilli taş duvar sığınakta ufak çaplı bir piknik yapıp, son tepe için yola koyulduk.

Koşunun en zorlu ve "teknik" kısımlarını inişler oluşturuyordu. Taş döşeli patika, şekilsizleşmiş çamur merdiven basamakları, gerçekten sağlam bir iniş tekniği gerektiriyor.

Dağcıdan bozma koşucu olarak en fazla geliştirmemiz gereken teknik bu inişler. Hele yarışma koşularında bu çok önem kazanıyor. DKSKdan kalma tüm kuralları bir yana koymak gerekiyor. Yokuş aşşağı koy verip ineceksin! Bunu kafada hallettikten sonra teknik de sanırım ancak deneyimle edinilecek.

Son tepe Ingleborough'nun çevresinde bir kaç doğal turistik nokta var, o yüzden burada da ara ara yürüyüşçüler ile karşılaştık. Dev çukurlar, kireç taşı balkonları, küçük şelaleler bunların bazıları. Tepenin zirve sırtına tırmanan çok dik ve dar patika, koşunun son sürprizi oldu.Bu dik tırmanıştan sonra son zirve kütlesi yine geniş ve düz bir alan olarak karşımıza çıktı.

Bu noktadan sonra da önce dik sonra da çamurlu bir iniş ile başlangıç köyümüze ters yönden ulaşmış olduk.

Koşuyu tahmin ettiğimiz gibi 6,5 saate yakın tamamlamış olduk. 40 km mesafe, 1500metre yükseklik ile bitti. Hava açısından çok şanslıydık, bu sayede de rotanın büyülü havasını hissedebildik. Buraların tepe koşusu nasıl birşeymiş onu da tanımış olduk.

Sonuç: Fell running hem tanıdık hem yabancı bir iş. Alışması kolay, alışınca da pek bir seviliyor! Bir dahakine yarışa katılmaya da cesaret edilebilir yani!

İlgili Bağlantılar

Anasayfa

Nevzat Öntaş Dağ Evi

Çelik Çomak Şenliği

Geçmişe Özlem Partisi

Haberler

Faydalı Bilgiler

Sıkça Sorulan Sorular

Fotoğraf Galerileri

Üyeler

İletişim